AVRUPADAYIZ

27 Ocak 2016 Çarşamba

2. Baltık Durağı: Letonya- Riga

Vilnius'dan sonraki durağımız Baltıkların başkenti olarak kabul edilen Riga. Vilnius-Riga arası otobüsle yaklakış 4.5 saat sürmekte. Eurolines ve Luxexpress gibi uluslararası otobüs firmaları ile 10-15 Euro'ya ulaşım sağlayabilirsiniz hem de şehir merkezine. Biz de öyle yaptık. Vilnius havasında olan Riga diğer Baltık başkentlerine göre daha büyük ve daha gelişmiş. Erasmus öğrencileri için; hem eğlence hem ucuzluk bakımından ileride özlemle anılacak bi şehir, bence.

Biz burada da konaklamamızı couchsurfing ile sağladık. Ev sahibimiz olan Ieva daha önce de Türk misafirleri ağırladığı için bizim kültürümüze hiç yabanclılık çekmiyor hatta evine gittiğimizde çekmecesinden Türk kahvesini çıkarıp ''yaparsanız içerim'' demişliği vardır.

Şuraya kısacık bir not: Baltık insanları, diğer Avrupa ülkeleri gibi kesinlikle Türklere önyargılı değiller. Yıllar boyu süren Sovyet etkisinin acısından belki sıcak ve insancıllar.

Bir not daha: Hem ucuza gezmek için, hem de gittiğiniz yerle ilgili ayrıntıları oranın yerlisinden öğrenebileceğiniz için Couchsurfing'i şiddetle tavsiye ederim. Gittiğimiz her şehirde inanılmaz sıcak, iyi ev sahipleriyle tanıştık. Hepsinin bilgisinden, tecrübesinden faydalandık ve gezilerimizi daha eğlenceli hale getirdik.

        Riga için:
  • Her gördüğünüzden keyif alıp, burun kıvırmadan geziyorsanız muhakkak 2 gün ayırın.
  • Yaz günü bile olsa incecik bir hırka mutlaka bulundurun.
  • Tadını sevmeyebilirsiniz ama Ortaçağ yemeklerinin tadına bakın.
  • Rozengrals'ta bira içip, Ala Restoran'da yemek yiyin. (Biz öyle yaptık, memnun kaldık.)
  • Art Nouveau'nun merkezi denilecek kadar örnek var ancak bir gün ayırdığımız için galerileri gezecek vakit bulamadık.


Gezip gördüğümüz yerler ise: 

1) Milda Anıtı


Old Town ve şehir merkezi arasında yer alan Milda, Letonya'nın bağımsızlığının, özgürlüğünün simgesi. Özgürlüğü simgeleyen bakır kadının elinde Letonya'nın üç farklı kültürel bölgesini simgeleyen (Kurzeme, Vidzeme, Latgale) 3 altın yıldız bulunmakta. Gündüz saatlerinde, her saat başı askerlerin mütevazı nöbet değişimine şahit olabilirsiniz. 1935 yılında inşa edilen anıt entersandır ki Sovyet yıllarında hiç zarar görmemiş.





2) Blackheads Evleri

Birçok sergi, konser ve etkinliğe ev sahipliği yapan Blackheads 14. yüzyılda dönemin en zengin tüccarı tarafından yapılmış. II. Dünya Savaşı etkisinden çok fazla zarar gördüğü için 1999 yılında orjinaline sadık kalınarak restore edilmiş.  Tüm renkleri ve ihtişamı ile gerçekten Riga Old Town'daki en gösterişli yapı.
Ancak cumhurbaşkanına geçici ev sahipliği yaptığı için Aralık, 2015'te ziyaretçilere kapatılmıştır.







3) Dom Meydanı

    Dom meydanı için ''Old Town'ın kalbi'' denilebilir. Etrafındaki şehrin en iyi kafeleriyle, barlarıyla, restoranlarıyla ve sokak sanatçılarıyla son derece renkli, yaşayan bir meydan.  Erken gotik ve barok dönemi eserleriyle Ortaçağ'dan görüntü olarak biraz ayrılmış. 1885 yılında Dom Katedrali'nin inşasıyla başlayan meydanın gelişimi 1936 yılında şimdiki görünümünü almış.







4) Three Brothers Evi

Efsaneye göre binalar aynı aileden gelen erkekler tarafından, farklı dönemlerde yapıldığı için çok uzun zaman önce Three Brothers adını almış.
En eskisi olan 17 no.lu (sağdaki) ev 1490'da inşa edilmiş ve Ortaçağ'da ticaret ve üretim için kullanılmış. Bina tarihi görüntüsünü tüm bu yıllar boyunca inatla korumakta..
En görkemlisi olan orta kardeş 1646 yılında büyük lobileriyle, salonlarıyla inşa edilmiş ve mahkeme olarak kullanılmış.
En küçük olan ise 17. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiş ve kötü güçlere karşı korunmak için ön cephesine ilginç bir maske motifi yapılmış.




       Three Brothers çok küçük ara bir sokakta kalmış ama yönlendirme ile bulabilirsiniz ya da kalabalığı takip ederek. Biz oradayken sadece 2 tane Türk grup vardı. 





5) Powder (Savaş) Kulesi


Geçmişi 1330'lara kadar giden kule birçok kez yeniden yapılmış ve 17. yüzyılda barut tozu anlamına gelen şimdiki adını almış. Şimdi savaş müzesi olarak kullanılmakta.








6) St. Jacobs Katedrali

St Jacobs Katedrali Old Town'daki 4 kiliseden en küçük olanı. 1225-1330 yılları arasında gotik tarzda inşa edilen katedral reform döneminin başlangıcıyla Katolik kilisesi olarak kullanılmaya başlamış.



7) St. Peter Kilisesi

St Peter kilisesi uzun çan kulesi ile Riga'daki en yüksek yapı. Ortaçağ döneminde gotik tarzda yapılmış, diğer Baltık ülkeleri içerisinde de en önemli kiliselerden biri.


8) Pilsetas Kanalı

Old Town ile yeni şehrin ortasından geçiyor Pilsetas Kanalı. Küçük teknelerle gezintiler yapabilir ve hemen kanalın yanındaki parklarda bir içecek molası verebilirsiniz. Kanalın çevresi son derece yeşil ve keyifli..



9) Radisson Blu Hotel

Radisson Hotel genel olarak görülmeye değer değil belki ama en üst kattaki (26. kat) Skyline Bar'ı görmeniz gerek. Dekorasyon ve manzara çok keyifli. Bir saatinizi buraya ayırıp bir kokteylle şehir manzarasının tadını çıkarabilirsiniz. Böyle bir yere göre fiyatlar da hiç abartılı değil.. Rezervasyon veya ayrıntılı bilgi için buraya tık tık . 



10) Riga Sokakları


 Riga sokakları çok renkli. Her ne kadar 1 gün yeterli gibi görünsede bence iki günü var bu şehrin. Sadece yürüyerek, bar ve cafelerinde takılarak bile keyifli bir gün geçirebilirsiniz. 




11) Rozengrals Restoran

 Benim için burası Riga'nın en görülesi yeri. Ev sahibimiz Ieva'nın tavsiyesiyle keşfettik burayı. Old Town'ın merkezinde Rozena Caddesi'nde muhteşemem kapısıyla hemen farkedeceksiniz burayı. Yemekleri, dekorasyonları, çalışanların kıyafetleri, müzikleri ile tam bir ortaçağ kenti. Bayıldım. Yeraltında bulunan yapı 13. yüzyılda sanırım mahzen olarak yapılmış. 
Mutalaka gidin ve binbir türlü birasından birini deneyin. Biz seçimimizi tarçınlı ve bademli biradan (3 Euro) yana yaptık. Biraz garipti ama o mekanın ruhunu kesinlikle yansıtan bi içecekti. Tam bir menü için buraya tık tık.